Laiklik Meclisi, Diyanet’in anayasaya ve kendi kuruluş yasalarına aykırı davrandığını belirterek kurumun 2024-2028 Stratejik Planı’nı yargıya şikayet etti.
Meclis’in suç duyurusunda “Diyanet, laikliğe aykırı ifadelere yer vermek suretiyle, görevini kötüye kullandığı gibi, ayrıca din hizmetlerinin kötüye kullanılması suçunu da işlemiştir. Anayasa ve kendi kuruluş yasası hükümleri itibariyle görevini yerine getirmesi ve din hizmetlerinin sağlıklı şekilde yürütülmesi ile toplumun dini yönden bilgilendirilmesi yolunda çalışmalar yapması gerekirken, söz konusu planda kullanılan ifadelerle toplumu ayrıştırıcı,bireyleri huzursuzluğa sürükleyici bir tavrı yansıtmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
SAYFA SAYFA RAPORLANDI
Dilekçede planda kullanılan laikliğe aykırı ifadeler olarak şunlar sıralandı:
Sayfa 5’te: “Ülkemizde eğitim al şekilde rehberlik eden yegâne din İslâm’dır.”
Sayfa 6’da: “İnsanlığın sorularına doyurucu cevaplar veren, bireysel ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik kurslarının sayısını artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirilecektir” ile “4-6 yaş aralığındaki çocuklarımızın değerler eğitimiyle yetişmelerini hedefleyerek, Kur’an gören öğrenci sayısının artırılması; sosyal, kültürel, siyasi, iktisadi, dini vb. alanda etkin bireylerin yetişmesine katkı sağlayacaktır.”
Sayfa 7’de: “Zekât ve kurban ibadeti yaygın hale getirilerek, toplumun bu ibadetleri daha güçlü bir şekilde benimsemesi ve uygulaması için eğitim programları düzenlenecek.” ve “Çağın getirdiği bireysel, toplumsal ve küresel meydan okumalar, tehditler ve sorunlar karşısında İslâm’ın temel ilkeleri çerçevesinde çözümler üretilerek herkes için daha güzel bir hayatın inşasına katkı sunulacaktır.”
Sayfa 13’te: “2. Din eğitiminin nicelik ve niteliği artırılacaktır.”, “Yurt dışına yönelik din hizmeti, yaygın din eğitimi ile yayın hizmetlerinin nicelik ve niteliği artırılacaktır.” ve “Helal gıdayı teşvik etmeye”
Sayfa 18’de: “İbadet yerlerini yönetmekle görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığı”
Sayfa 31’de: “Ailelerin çocuklar üzerindeki temel haklarından biri olan din eğitim ve öğretimine yönelik talepler zengin görsel içerikli eğitim araçlarıyla desteklenmiş nitelikli din hizmetleriyle karşılanacaktır.”
Sayfa 47’de: “Fırsatlar – Toplumsal sorunların çözümünde din görevlilerinin daha etkin hale gelmesi”, “Cinsiyetsizleştirme ve eşcinsellik ve türevleri gibi her türlü sapkın düşünce ve anlayışların bireyi, aileyi ve toplumu tehdit etmesi” ve “İnternet ve kitle iletişim araçlarının bilginin ve hakikatin manipülasyonu için kullanılması”
Sayfa 54’te: “Aileye ve toplumun kırılgan kesimlerine yönelik inanç ve değerler ekseninde çalışmaları arttırmak” ve “Müslümanlara karşı dışlayıcı ve ötekileştirici söylem, eylem ile yaklaşımlara karşı etkin rol alınacaktır.”
Sayfa 55’te: “Din eğitiminin nicelik ve niteliği arttırılacaktır.”
Sayfa 64’te: “Nikah işlemleri için Müftülüğe başvuran çiftlerin eğitimlere dahil edilmesi sağlanacaktır.”
Sayfa 85’te: “Seküler anlayışın toplum üzerendeki etkilerinin geleneksel değerlerimizin gelecek nesillere aktarılmasında olumsuz yansımaları olmaktadır..”, “Sekülerleşmenin getirdiği değişimler ve etkiler konusunda toplumsal farkındalığın artırılması ,manevi değerlerin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların arttırılması” ve “Din eğitiminin nitelik ve niceliği arttırılacaktır.”
SUÇ UNSURLARI VE AÇIKLAMASI
Ayrıca maddelerin laikliğe aykırı olduğu noktalara değinilerek “Anayasanın 2. maddesine göre, Cumhuriyetin nitelikleri arasında laiklik açık bir şekilde belirtilmiş bulunmaktadır. 4. maddede ise, Cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hükmü yer almaktadır. Yine anayasanın 11. maddesinde, anayasa hükümlerinin tüm idare makamlarını bağlayan temel hukuk kuralları oldukları vurgulanmıştır. 24. maddede ise, din ve vicdan özgürlüğü kavramı açıklanarak herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip olduğu belirtilerek, maddenin 3. fıkrasında ‘Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz’ denilmektedir. Yine maddenin son fıkrasında, ‘Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi ve kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz’ hükmüne yer verilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili madde 136’da ise, ‘Genel İdare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir’ hükmü bulunmaktadır. Anayasanın bir başka maddesinde de laiklik ilkesine vurgu yapılarak, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğinin korunması’ hususunda 8 adet devrim yasasına atıf yapılmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
“SORUMLULAR YARGILANMALI”
Alıntılanan tüm bu anayasa hükümleri çerçevesinde Diyanet’in Stratejik Planı’nda bulunan ifadelerin bütün olarak laikliğe aykırı nitelikte olduğu belirtilerek “Planda, ‘sekülerleşmenin oluşturduğu sorunlara’ vurgu yapılarak laikliğin açıkça hedef alındığı, bireylerin dinsel tercih ve seçimlerinde özgür oldukları anayasa ile teminat altına alınmış olmasına rağmen, din eğitimi ve öğretiminin yaygınlaştırılması ve yoğunlaştırılması yolu ile, ‘dinci’ insan yetiştirme hedefine yönelindiği, laik toplum düzeninin dinsel bir niteliğe doğru dönüşmesinin amaçlandığı, bu yolla siyasi iktidarın güvence altına çalışıldığı ve siyasi bir amacın gizlenmeye çalışıldığı, toplumsal huzur yerine huzursuzluk yaratacak ilke ve yaklaşımların ön plana çıkarıldığı, insanları dini inanç ve kanaatlerine ayrıştırarak toplumda bütünleşme yerine ayrımcılık yaratacak bir anlayışın egemen kılındığı görülmektedir. Zamanında toplumu, bireyleri dinsel fanatizmden kurtarıp özgür bireyler yaratmak, din konusunda bilgilendirici, uyarıcı ve yönlendirici çalışmalar yapması için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın getirildiği bu durum çok düşündürücüdür, kaygı vericidir. Bu stratejik plan ile, insanların farklı dinsel inanç ve kanaat sahibi olmaları engellenmekte, ayrıca anayasal bir hak olan inançsızlık da kötülenmektedir. Tüm bu yönleri ile anti demokratik bir yapıdaki bu plan nedeniyle sorumlular yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır” denildi.